Depremden sonra toplumsal ve kültürel yanıtlar yeterli miydi?

Deprem, sadece yerleşim yerlerini ve altyapıyı etkilemekle kalmayıp, toplumun her kesiminde derin izler bırakıyor. Geçtiğimiz iki yıl boyunca, deprem sonrası iyileşme çalışmaları, teknik müdahaleler ve kurtarma operasyonları üzerine yoğunlaşırken, aynı zamanda depremi konu alan filmler, tiyatrolar, kitaplar ve belgeseller de ortaya çıktı. Peki, bu süreçte toplumsal hafızamızı, kültürel mirasımızı ve yaraları sarmak için daha yaratıcı adımlar atıldı mı?

Medya ve Sanatın Rolü

Depremi konu alan filmler, belgeseller ve tiyatro oyunları, afetin yarattığı yıkım ve acıyı aktarabilmek için önemli araçlar olabilir. Ancak, "deprem filmi yarışması" düzenlenebilirdi; tiyatrolar, deprem sonrası toplumsal bilinçlenmeyi ve hazırlığı artırmak adına daha aktif roller üstlenebilirdi. En çok satan deprem kitaplarının raflardan düşmediği, insanların konuya olan ilgisinin sadece teknik müdahalelerle sınırlı kalmadığını gösteriyor. Bu noktada, sanatsal üretimin ve medya içeriklerinin, deprem yaralarını sarmak ve gelecek nesillere bilinçli bir miras bırakmak için daha etkili kullanılabileceğini düşünüyoruz.

Kurumların ve Teknik Çalışmaların Durumu

Deprem arama kurtarma ekipleri, depremden etkilenen illere ve potansiyel fay hatlarına yönelik çalışmalar yürüten kurumların hizmet içi eğitimleri, teknik arazi gezileri ve izleme projeleri gibi pek çok uygulama hayat bulabilir miydi? Yapılan çabalar genellikle "sonuç odaklı" yaklaşımlarla sınırlı kaldı. Acaba, deprem sürecine dair kapsamlı izleme, araştırma ve hatta yarışma düzenlemeleri yapılarak toplumun afet bilincinin artırılması sağlanabilir miydi? Teknik çalışmaların yanı sıra, deprem yaralarının iyileşmesine yönelik senaryoların ve kötü senaryolara hazırlık planlarının da hayata geçirilmesi gerekiyordu.

Kültür, Şehir Mirası ve Değer İnşaası

Deprem sonrasında, inşa edilen yeni konutlar ve şehir düzenlemeleri kadar, kaybolan şehir kültürlerini, anıları ve yerel mirası da yeniden canlandırmaya yönelik çalışmalar yapılmalıydı. Kültür Bakanlığı gibi kurumların, depremle yitirilen kültür hazinelerini konu alan diziler, belgeseller veya yayınlar hazırlaması, toplumsal hafızanın korunması açısından büyük önem taşıyabilirdi. Deprem sadece fiziksel bir yıkım değil, aynı zamanda bir kültürel kayıp olarak da değerlendirilmeliydi. 

Belki de deprem en çok gönüllerde daha çok değer, daha çok hissiyat, daha çok gönüllü çalışmalar oluşturmalıydı. Değerlerimizi muhkem kılmak için 6 Şubat depremi bir fırsattı. Açılan toplumsal yaraların ve değersizliğin karşısında dipdiri ders olarak hala duruyor. Dünya dediğiniz şey yıkılabiliyor ve yer ile yeksan oluyor. Kalan değerlerimiz ve inançlarımız kalıyor. Bu konuda günlerce deprem hareket merkezlerinde gönüllü nöbet tutan, günlerce hatim zabitliği yapan ve adeta hücüma geçmiş gibi olan leşkeri duanın faaliyetleri izlenmeye değerdi. Hem de reklamsız ve HD kalitesinde ayan beyan. Peki bundan anlayan oldu mu?

Bu konuda şehir hayatında "doğa kültürü" kavramını önemsiyoruz. Bu konuda Yeşil orman okulu çalışmalarını takip edebilirsiniz.

Sivil Toplum ve Ar-Ge Çalışmaları

Deprem sonrası sivil toplum kuruluşları, dernekler ve kamu odaklı projeler, toplumsal dayanışmayı güçlendirmek için ortaya çıktı. Ancak, bu kuruluşların sayısı, faaliyetleri ve etkileri ne kadar yeterliydi? Depremle ilgili kaç dernek kuruldu, kaç çalıştay yapıldı, kaç proje izlendi? Ar-Ge çalışmaları ise, afetlere karşı daha hazırlıklı olmayı hedefleyen sistemlerin geliştirilmesi açısından kritik bir alan olarak öne çıkıyor. Belki de daha fazla deprem ar-ge çalışması, senaryoların ve risk yönetiminin geliştirilmesi yoluyla, gelecekteki felaketlere karşı toplumsal hazırlığı artırabilirdi.

Yeşil orman okulu olarak eğitim süreçlerimizi deprem gerçeği ile yeniden şekillendirdik. "Arama ve kurtarma" konusunda muhakkak tatbikat ve eğitim dersi ekledik. Bu konuda raporlar hazırladık.

Sonuç

Depremden iki yıl geçmesine rağmen, teknik sonuçlara odaklanmanın ötesinde, afet sonrası toplumsal, kültürel ve sanatsal yanıtların da geliştirilmesi gerekmektedir. Film yarışmaları, tiyatro oyunları, deprem konulu belgeseller ve kitaplar – bunlar, afetin oluşturduğu acıyı ve kaybı sadece göstermekle kalmayıp, aynı zamanda toplumsal hafızayı canlı tutarak gelecek nesillere ders çıkarabilir. Gelin; depremle ilgili yapılan teknik çalışmaların yanı sıra, kaybolan şehir kültürlerini ihya edecek, deprem yaralarını sarmaya yönelik sanatsal ve kültürel projelere de daha fazla yer verelim. Çünkü gerçek iyileşme, sadece fiziksel yıkımların onarılmasıyla değil, aynı zamanda ruhsal ve kültürel yaraların da sarılmasıyla mümkün olur.

..................................................................

BESLER ŞİFA- "Doğallığın tam adresi"

Bitkisel kozmetik, aromaterapi ve kişisel bakım ürünleri, şifalı krem ve aromatik yağlar için bizi takip edebilirsiniz. Tüm ürünlerimiz doğal, bitkisel, helal ve Sağlık Bakanlığı (ÜTS) onaylıdır.

İnstagram Vitrin www.instagram.com/beslersifa

Hepsiburada Mağazası https://www.hepsiburada.com/magaza/besler-sifa

Trendyol Mağazası: https://www.trendyol.com/magaza/besler-sifa-m-872629?sst=0

aZall.com Mağazası: https://www.azall.com/besler-sifa/

Good4trust Sürdürülebilir Ürünler Mağazası: https://good4trust.org/beslersifa

Ürün, hizmet ve projelerimizle Ankara Sincan'daki atölyemize bekleriz.



Yorum Gönder

0 Yorumlar