Yeni yayımlanan bir bilimsel çalışma, dünya genelinde büyük ölçüde korumasız durumda bulunan turbalıkların devasa ölçülerde karbondioksit yutağı görevi gördüğünü hatırlatarak, yeterli önlem ve koruma sağlanmaması durumunda bu alanların, birer “karbon bombası”na dönüşerek, iklim değişikliği hedeflerini aşacak derecede emisyona neden olabileceği uyarısını yaptı. Türkiye’de de benzer durum söz konusu ve koruma önlemleri alınmazsa, yerel turbalıklar büyük tehdit oluşturabilir.
Turbalıklar, göl ve bataklıklarda yetişen bitkilerin parçalanıp sulak alan kenarlarında birikmesiyle oluşan doğal yapılardır. Dünya genelinde bu alanların yok olmaya devam etmesi, atmosfere devasa miktarlarda karbondioksit salımına yol açıyor. Türkiye’de de özellikle Marmara, Karadeniz ve İç Anadolu bölgelerinde bulunan turbalıklar, büyük ekosistemler için çok önemli olmasına rağmen, yeterince korunmamaktadır.
Yaban Hayatı Koruma Derneği’nin (WCS) turbalıklar hakkında yayımladığı yeni bir çalışma, bu alanların “tehlikeli şekilde yetersiz korunduğu” uyarısında bulunuyor. Tüm kara yüzeyinin yalnızca %3’ünü kaplayan turbalıklar, dünya ormanlarının tümünden daha fazla karbon içeriyor. Türkiye’de de özellikle Karadeniz Bölgesi’ndeki turbalıklar, doğal karbon depolama alanları olarak kritik öneme sahiptir. Ancak çiftçiler ve madenciler, turbalıkları kurutarak o kadar çok karbondioksit salıyorlar ki, bu turbalıklar şayet bir ülke olsaydı, Çin, ABD ve Hindistan’dan sonra dünyadaki dördüncü en büyük kirletici olurlardı.
Türkiye'deki turbalıkların sadece %17’si korunan alanlarda yer alırken, bu oran dünya ortalamasına yakın olsa da, Türkiye’deki bazı turbalıklar, özellikle Karadeniz ve Marmara bölgelerinde, ciddi tehdit altındadır. Örneğin, Karadeniz Bölgesi’ndeki turbalık alanlarının büyük bir kısmı, koruma altına alınmadığı için yok olma riskiyle karşı karşıya kalmaktadır.
Koruma Sağlanırsa Faydası Büyük Olacak
Araştırmalar, turbalıkları savunmak için atılacak adımların, iklim kriziyle mücadele etmenin maliyet açısından etkili bir yolu olduğunu ortaya koyuyor. Turbalıkların dörtte biri, diğer bölgelere göre daha az çevresel bozulma yaşayan yerli halkların topraklarında bulunuyor. Türkiye’de de yerel halkların yaşadığı turbalık alanları, ekosistemlerinin korunması için önemli fırsatlar sunuyor.
Turbalıklar bitki çeşitliliği ile yalnızca karbon depolamakla kalmaz, aynı zamanda suyu hapsederek sel ve kuraklıkları önlemeye yardımcı olur. Ayrıca, pek çok yosun, çiçek, kuş, balık ve kelebek gibi biyolojik çeşitlilik unsurlarına ev sahipliği yapmaktadır. Türkiye'deki turbalıkların korunması, yerel halkların hayat kalitesini iyileştirebilir, su kaynaklarının verimli kullanılmasını sağlayabilir ve biyolojik çeşitliliği sürdürebilir.
Turbalıkların Durumu
Dünyada birçok turbalık alan küçük bir iz bile bırakılmaksızın yok edildi. Birçok Avrupa ülkesinde turbalıkların yüzde 1’den daha azı geriye kaldı. Danimarka ve Hollanda’da bir zamanlar baskın peyzaj tipi olan turbalıkların tamamı yok edildi. Finlandiya bugün turbalıklarının yüzde 60’ını kaybetmiş durumda. Bugüne kadar dünyada toplam 800 bin kilometrekarelik turbalık yok oldu. Turbalıklar yönünden çok zengin kuzey ülkeleri, geçmişteki özensiz yararlanmaların pişmanlığını yaşıyor. Bunun sonucunda günümüzde birçok turbalık alan koruma altına alınmış durumda.
Türkiye’de turbalık ve turbalığa benzer oluşumlar yakın zamana kadar yaklaşık 22 bin hektardı. Ancak birçok yerde tarım alanı kazanma, yakacak için “turba tezeği” elde etme ve turba/torf üretimi gibi amaçlarla 1950’li yıllardan başlayarak sulak alanlar ve turbalıklar drenaj yoluyla kurutuldu, birçok “canlı turbalık” okside oldu ve “ölü turbalık” durumuna geldi. Buna örnek olarak Hatay’daki Amik Ovası turbalığı ve Kahramanmaraş’taki Gavur Gölü turbalığı verilebilir. Bunun dışında birçok kaynakta gerçek turbalık olarak gösterilen yerlerin çoğu da (örneğin Ağrı’daki Doğubayazıt turbalığı) humifikasyon sonucunda tamamen mineralize olmuş organik maddece zengin topraklar. Bunlar “canlı turbalık” özelliği taşımıyor.
Bütün bunların sonucunda Türkiye’de kalan gerçekten canlı denilebilecek turbalık miktarı 2 bin 500-3 bin hektar kadar. Ancak gömülü ve tahrip olmuş turbalıkların miktarı 60 bin hektar civarında. Yani turbalıklar yönünden zengin ülkelerle karşılaştırıldığında denizde bir damla olarak tanımlanabilecek turbalık alanına sahibiz. Maalesef bunların da değeri pek bilinmiyor. Ayrıca erozyonun pençesinde kıvranan Türkiye’de, yamaç arazilerden erozyon sonucu gelen topraklarla bazı turbalıklar “gömülü” duruma geldi.
Sonuç Olarak
Türkiye’deki turbalıkların korunması için somut adımlar atılmadığı takdirde, bu alanlar iklim değişikliği hedeflerinin çok ötesine geçebilecek kadar büyük karbon salımına neden olabilir. Bu nedenle, turbalık alanlarının korunması, iklim değişikliğiyle mücadelede büyük bir fırsat oluşturacaktır.
Türkiye’nin de dahil olduğu küresel koruma çabaları, bu alandaki bilimsel ve toplumsal farkındalığı artırarak, daha sürdürülebilir bir gelecek için kritik bir adım olabilir.
0 Yorumlar
Yorumunuz İçin Teşekkürler..